Öncü Eğitimciler
Öğretmen Zümreleri
Eğitim Akademisi
Öğretmenler Odası
Öğretmenim Sempozyumu
I. Sempozyum
II. Sempozyum
III. Sempozyum
IV. Sempozyum
V. Sempozyum
VI. Sempozyum
VII. Sempozyum
VIII. Sempozyum
IX. Sempozyum
X. Sempozyum
Sitelerimiz
Tematik Öğretmen Gezileri
Çözüm Ortaklıkları
Yazar Öğretmenler
Haberler
İncir Çekirdeği
İletişim
Anadolu Faaliyetleri
Uluslararası
Basında Biz
Öncü Çocuk Akademisi
#BeyazTebeşir
Öncü Konuşmalar
Öğretmen Atölyeleri

Öğrenen Öğretmenlerin Büyük Buluşması!

VII. ULUSAL ÖĞRETMENİM SEMPOZYUMU

“Öğrenen Öğretmen ve Uygulama Örnekleri”

Öğrenen Öğretmenlerin Büyük Buluşması!

Öğrenen Öğretmenlerin yüzlercesi ‘Öğretmenim Sempozyumu’nda buluştu.

Uluslararası Öncü Eğitimciler Derneği, bir öğretmenler günü geleneğine dönüşen Türkiye’nin en büyük öğretmen buluşmasını 21 Kasım 2015 Cumartesi günü Üsküdar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi.

Bu yıl yedincisi düzenlenen ‘Öğrenen Öğretmen ve Uygulama Örnekleri’ temalı ‘Ulusal Öğretmenim Sempozyumu’na ülkemizin her köşesinden bin 700 öğretmen ve öğretmen adayı katıldı. Boğaziçi salonunda başlayan açılış paneline sığmayan öğretmenler, öğleden sonra dört farklı salonda 44 paylaşım arasından seçtiklerini takip etme imkânı buldular.

Öncü Eğitimciler Derneği Başkanı Gökhan ERENOĞLU sempozyumun açılış konuşmasında, derneğin üç sacayağından birini oluşturan ve dokuzuncu yılını sürdüren “Eğitim Akademisi”nden bahsetti. “Bugün artık hükümet programına giren ‘Öğretmen Akademisi’ni, kuruluşundan beri bine yakın öğretmen adayını mesleğe hazırlamış olan ‘Eğitim Akademisi’ programımızın bir meyvesi olarak görmekteyiz.

Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürü Sinan AYDIN sözlerine, öncü eğitimci Mahmut Celaleddin ÖKTEM’i anarak başladı. Konuşmasının devamında, kişinin öğretmen olarak doğmadığını ancak mevcut hasletlerini geliştirerek iyi bir öğretmen olabileceğini vurguladı.

İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer YILDIZ, derneğin çalışmalarını tebrik ederken, yıllar önce konulan hedeflere azim ve istikrarla nasıl ulaşıldığını kendi faaliyetlerinden verdiği örneklerle ifade etti. Eğitimde öğrenci merkezliliğin gerçekleştirilmeye çalışıldığı gibi öğretmenin yetiştirilmesinde de ilkenin ‘öğretmen merkezli’ olması gerektiğine dikkat çekti.

‘Öğrenen Öğretmen, Öğrenen Okul’ konulu açılış paneli Dr. İbrahim Hakan KARATAŞ’ın sunumu ve moderatörlüğünde yapıldı. Hüseyin AKAR, Öğrenen Öğretmen içerikli konusuyla kendini devamlı yenileyen ve geliştiren öğretmeni, Mitat TEKÇAM ise kendi okulundan hareketle Öğrenen Okul’u anlattı.

Sempozyum M. Cüneyt ANCIN’ın değerlendirme konuşmasıyla sona erdi.

Sempozyumda sunulan sözlü ve poster paylaşımlar Öncü Eğitimciler Derneği’nin sitesinden yayınlanarak ve öğretmenlerin istifadesine sunulacak. Sempozyumu kaçıranlar için gün boyu yapılan konuşma, müzakere ve paylaşımların video görüntüleri de oncuegitimciler.org.tr adresinden yayınlanacak.

Öncü Eğitimciler bu öğretim yılında branşlara yönelik dört farklı zirveyi hayata geçirecek. Öğretmen eğitimi hususunda geliştirmiş olduğu atölyeleri her hafta dernek merkezinde uygulamakta, talep eden kurumlara da eğitimler vermektedir.

Öncü Eğitimciler’den yapılan açıklamaya göre, geçen yıl ilki yapılan ve büyük ilgi gören ‘Uluslararası Öncü Öğretmenler Zirvesi’nin ikincisini Temmuz 2016’da Üsküp’te gerçekleştirilecek.

  

 

 

VII. ULUSAL ÖĞRETMENİM SEMPOZYUMU

“Öğrenen Öğretmen ve Uygulama Örnekleri”

DEĞERLENDİRME KONUŞMASI

Sözlerime başlarken sabah ilçe milli eğitim müdürümüzün hatırlattığı öncü eğitimci merhum Celaleddin Öktem'i vefat yıl dönümünde bir kez daha rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Yedincisi gerçekleşen ‘Öğretmenim Sempozyumu’nun tarihindeki en büyük teveccühünü görmüş olması, bir geleneği oluşturmuş olmanın haklı gururunu yaşattı bizlere. Bizim geleneğimizde yedi sayısı kesretten kinayedir, çokluğu temsil eder. Bu bakımdan kemale ulaşma bakımından Öncü Eğitimciler’in yolculuğundaki önemli bir eşiğin aşılmış olması ve bir istikrarın gösterilmiş olması, eğitim camiası adına oldukça önemli bir gelişmedir.

Öğretmenim Sempozyumu geleneği, ‘doğru yol üzerinde olmak, öğrendiklerini paylaşmak ile mümkün olabilir’ prensibinden hareketle, para ve tüm metalar gibi bilginin de paylaşılarak çoğaltılabilir, geliştirebilir ve yaygınlaştırılabilir olduğunu öğretmiş oldu. Öğretmenin değeri, öğrendiği kadardır. Öğretmen, günde beş vakit yenilenebilme bilincini, sınıfını mabet olarak gören anlayışla meczettiğinde gerçek kutsiyete ermiş olmaktadır. Eğitimci için iç ve dış bütünlüğünün sağlanmış olması elzemdir. Bu bakımdan kanaatimce ‘Öğrenen Öğretmen’ teması günümüzde ihtiyaçlarımızın önemli bölümüne karşılık gelen bir imge olması bakımından, eğitim sistemimiz için kurtarıcı mesajı doğrudan içinde barındırmaktadır. Bunun için ‘öğretmen olgunluğu’nun geliştirilmesi, öğrencilerde ‘okul olgunluğu’nun sağlanmasının ön şartıdır. Seben Ayşe Dayı'nın bildirisinde paylaştığı ‘eğitim antropolojisi’ macerasını dinlemiş olmanızı yürekten isterdim.

Günümüzde bilinçsizce tekrarlanan süreçlere dönüştüğü düşünülen örgün eğitim algısı, yaygın eğitimle yarışamama riskini içinde barındırıyor. ‘Biz bunları biliyoruz’ rahatlığı, davranış eğitiminin eksikliği ve sosyalleşme süreçlerini gerektiği gibi işletememenin getirdiği kriz ortamı okulu geriyor ve tekerlek, frenlenmez bir hızla uçuruma doğru yol almaya başlıyor. Ya da biz böyle algılıyoruz. Bu durumun panzehiri ise krizden çıkma imkânını içinde barındıran olumlu düşünme, olumlu davranış süreçlerinin geliştirilmesidir. Biz buna kısaca ‘OD’ diyelim.

‘Hamdım, yandım, piştim’ diyagramının öğretmenin bilincine gergef gergef işlenmesi, bütün olumlu düşünce ve eylemlerin çıkış noktası olacaktır. Burada Üsküdar Kaymakamlığı'nın İSTKA projesi çerçevesinde desteklenen ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce 8 okulda uygulanmaya başlayan ODGE projesini de işin mutfağındaki önemli deneyimlerden biri olarak yürekten desteklediğimizi belirtmek isterim.

Medeniyetimizin yaşadıklarını hayra yorma ve Hikmet'le bakma bilincine erme erdemini önce öğretmenlerimiz göstermek durumundadır. Gerçek muallimlik bilincinin, ‘eline, diline ve beline hâkim olabilme’ stratejisi ile elde edilebileceğine, bizi biz eden salâh, sabır, metanet, şevket, meşakkat ve mürüvvet gibi temel kavramlar örgüsünün; yeniden kurgulanması gereken vizyonumuzun parametrelerini oluşturacağına olan inancımızı pekiştirmemiz gerekiyor.

Öğrenen öğretmen, delifişek / deliyürek gençliğin yönlendirilmesi ve istihdamı için var olduğu bilinciyle bir heykeltıraşlık mahareti göstermelidir. Hüseyin Akar’ın, ‘öğrenen öğretmen’in, ‘öğrenen okul’ içerisinde ve ‘öğrenen aile’ işbirliğinde nasıl organize edilebileceğine ve gerçekleşeceğine dair aktardığı zihni ve tecrübî birikiminden oldukça istifade ettik.

‘Teknomanyaklık çağı’nı aşmak için bilgi öğrenimi ve davranış eğitiminde adeta dengeli beslenme, sağlıklı bir diyet programı uygulamak gerekiyor. Kaynaklardaki ve sahip olunan imkânlardan, vasat/dengeli dozda yararlanarak, her tür materyalden yerli yerinde beslenmekle dengeli insan ve dengeli toplumun ortaya çıkacağının, davranışlarda israftan kaçınılması gerektiğinin farkına varılması gerekiyor. İsmail ve Betül Tonbuloğlu, eğitimde teknolojinin dozuna ilişkin bilincimizi doyurdular yeterince. Günümüzde çocuğu tanımak için kendini tanımak ve bilmenin önemini, hakiki olmayı, hakikatli olmayı candan yürekten bu mesleği deruhte etme gayreti konusunda Serap Buharalı, her birimizin terapist / rehber öğretmen tarafını ve onu geliştirmeye olan ihtiyacımıza yönelik imkanlarımızı hatırlattı bizlere. Mustafa Demir, hizmet içi eğitimin istatistiksel veri analizi alanı olmaktan çıkarılıp niteliklerinin arttırılması gerektiğinden bahsederken, eğitimcilerin kendi alanları ile ilgili bir işi yaparken ‘mış’ gibi yapmak yerine ‘hakkını vermek’ durumunda olduklarını bir kez daha güçlü bir ses olarak haykırdığımızı ilan etmiş oldu.

Eğitim ıslahatı hareketi için yerli ve küresel değerlerin birlikte düşünülüp hazmedilmesi gerekiyor. Küresel anlamda eğitim bakanlıkları, üniversiteler, kamu, özel ve sivil kuruluşların işbirliğini sağlamak üzere uluslararası bir ‘E20’ (Eğitim/Education’20) zirvesine ulaşmak gerektiğini düşünüyorum. Zira yakınlarda G20 zirvesine ev sahipliği yapan küreselliğin kesişim coğrafyası ülkemizin, bu konuda da öncülük yapabileceğine inanmalıyız. Tehditleri, zayıf ve açık alanları bilinen eğitim sistemimizin aslında devasa bir güç olduğunu ve fırsatları barındırdığını görmemiz gerekiyor. ‘Hazine üstünde oturup, açlığından dem vurmakta olan mağdur kimliği’ artık yakamızdan düşmüştür. Haddizatında sektörümüzde sürdürülebilir işbirliği imkânları ve rekabet ortamı için ‘mevcut dönüşüm’ bir fırsat oluşturmaktadır. Aynı zamanda takviye ders öğretimi modelinden referans / akreditasyon / değerlendirme modeline geçilmesi, bireysel farklılıkların daha optimum, hatta maksimum düzeylerde tespiti ve yönlendirilmesini sağlayacak, dolayısıyla ülkemizin insan kaynaklarına adam gibi sahip çıkma imkânı oluşacaktır.

Ebeveyn eğitimi gibi araçlarla pedagojik süreçlerin toplum tarafından içselleştirilmesinin önemine vurgu yapan bildirisiyle Hemşin Adıgüzel’i tebrik ederken, ‘yeterince eğlendik mi acaba?’ sorusunu sormadan edemeyeceğim. ‘Oyunla öğrenme’ modellerinin işlendiği bildirilerin sunulduğu salona olan talebi gözlemlemek adına, salonun dinleyici sayısına yetmediğini hatırlatmakla yetinelim ve unutmayalım ki ‘öğretmen en önemli oyun kurucudur.’

Mine Aydın’ın, batının ağlar üzerinden eğitimi kurgulama ihtiyacının analizi ile sözlü ve yazılı kültürü güçlü, sosyal becerisi yüksek olan toplumumuzdaki karşılığını değerlendirmesi oldukça dikkat çekiciydi. Sahip olduğumuz imkânları ve içinde bulunduğumuz toplumun niteliklerini yakından tanımanın bir çıkış noktası olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatmış oldu. Hatıra, mektup, günlük gibi kayıtların toplumsal hafızamızdaki yerini hatırlattığı ve bu ihtiyacın eğitim ortamlarında karşılanabileceği ve sürdürülebileceği fırsatını gösterdiği için kendisine teşekkür ediyorum.

Öğrenen öğretmen temasının canlı bir örneği olması bakımından bir hatıramı nakletmek isterim. 1992 yılında Anadolu'nun bir köyünde sınıf öğretmeniydim. İkinci dönem başında beşinci sınıfları okutmaya başladığımda üç öğrencim okuma yazma bilmiyor, üç öğrencim de Anadolu Liseleri sınavına müracaat etmiş bulunuyordu. Her gün iki arkadaş sınava hazırlananlarla kurs yapmakta olup, ancak diğerlerine nasıl diploma vereceğim sorusu kafamı meşgul ediyordu. Köy köy dolaşarak tecrübe topladım. En son bir sınıf öğretmeni arkadaş, bu öğrencilerin şarkı türkü gibi ezberlerinde olan metinleri yazılı olarak kendilerine okutmaya çalışmamı denememi tavsiye etti. Bir ay içerisinde bu öğrenciler okuryazar olarak okuldan mezun oldular.

Sempozyum geleneğimizin bir de gediklileri var, kendilerini ‘duayen bildiri üreticisi’ olarak vasıflandırabileceğimiz değerli hocalarımız. Yönetim kurulumuzdan Tonbuloğlu ailesi, Ahmet Baştan, Ahmet Bolelli, Güllü Kazak, Şemsettin Koçak hocalarımız gibi... Aynı zamanda bize diyorlar ki, ‘artık bildiri hazırlama eğitimi düzenlemenin zamanı geldi galiba...’ Kendilerine bu geleneğe devamlı katkılarından ötürü teşekkür ediyoruz.

Vel hâsıl-ı kelam; Sabahat hocamızın dediği gibi, ‘Ey benim sevgili öğretmenim, kendini geliştirirsen geleceği değiştirebilirsin!’

Mehmet Cüneyt ANCIN

Eğitim Yöneticisi

Sayfa Görüntülenmesi : 4401
2015-11-21
 
 
 
 
   
 

Güncel Öncü Eğitimciler Etkinlikleri



Balkan Turu - 16 - 22 Temmuz 2024
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 2024 Yazı
Tübitak -Teknofest Projeleri - 9 Mart 2024
Bahar Dönemi Okuma - Etkinlik Çalışmaları 2024
Safranbolu ve Kastamonu Gezisi - 27-28 Nisan 2024
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 22-27 Ocak 2024
Eğitim Akademisi 2023 - 2024 Bahar Dönemi Çağrısı
2024 Yarıyıl Tatili Tematik Öğretmen Gezileri
Öncü Eğitimciler Kıbrıs Turu 22-24 Ocak 2024
Gariplerin İzinde Endülüs Gezisi - 24 - 28 Ocak 2024
Eğitici Oyunlar Atölyesi - 25 Kasım 2023
Eğitim Akademisi Okuma - Etkinlik Çalışmaları
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 25-28 Ocak 2023
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 12-14 Kasım 2023
 
 


ULUSLARARASI ÖNCÜ EĞİTİMCİLER DERNEĞİ 2013 - Tel: 0 216 640 10 55 - oncuegitimciler@gmail.com - Site Haritası
 .